İçeriğe geç

Geri bildirim neden verilir ?

Geri Bildirim Neden Verilir? Felsefi Bir Yaklaşım

“Gerçek, dünyayı olduğu gibi görmek değil, daha fazlasını görmek, daha derinlemesine bakmaktır.” Bu söz, insanın doğasına ve ona çevresinden gelen geri bildirimle nasıl bir ilişki kurduğuna dair önemli bir düşünceyi yansıtır. Felsefe, her zaman insanın varoluşunu, bilgiyi ve ahlaki değerleri derinlemesine sorgulamış bir disiplindir. Geri bildirim, bu sorgulamaların odağında, insanın hem kendisiyle hem de çevresiyle olan ilişkisinde ne gibi dönüşümler yaşadığını gösterir. Geri bildirim, sadece bir değerlendirme değil, aynı zamanda bir anlam üretme sürecidir. Peki, geri bildirim neden verilir? Bu soruyu etik, epistemolojik ve ontolojik açılardan incelemek, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin anlamlar ortaya çıkarabilir.

Etik Perspektiften Geri Bildirim

Etik, insan davranışlarının doğru ve yanlışla olan ilişkisini ele alırken, geri bildirimin de ahlaki bir yönü olduğu açıktır. Geri bildirimde bulunmanın etik boyutu, genellikle iki önemli soruyu gündeme getirir: Kim, kime ve nasıl geri bildirim verir?

Felsefi etik teorileri, geri bildirim sürecindeki sorumlulukları ve doğruluğu sorgular. Kant’ın deontolojik etik anlayışına göre, insanlar birbirine geri bildirim verirken, sadece sonuçlara bakmamalıdır. Burada önemli olan, geri bildirimi veren kişinin niyetinin doğruluğudur. Geri bildirim, başkalarına zarar vermemek amacıyla, doğru ve saygılı bir şekilde verilmelidir. Kant, etik eylemin özünü niyetin oluşturduğunu söyler. Bu bağlamda, geri bildirimde bulunan kişinin amacı, birine yardım etmek, o kişiyi geliştirmek olmalıdır; aksi takdirde, bu eylem etik açıdan sorunlu hale gelir.

Bir diğer etik perspektif ise sonuççuluk (utilitarizm) yaklaşımına dayanmaktadır. Jeremy Bentham ve John Stuart Mill’in öğretilerine göre, geri bildirim, genel olarak bireylerin ve toplumların faydasını artıracak şekilde verilmelidir. Yani, geri bildirim sürecinin amacı, tüm tarafların mutluluğunu ve refahını artırmak olmalıdır. Buradaki temel soru şudur: Verilen geri bildirim, sonuçta daha iyi bir duruma yol açacak mı? Etik açıdan geri bildirim, sadece doğruyu söylemek değil, aynı zamanda daha iyi bir toplum oluşturmayı amaçlar.

Epistemolojik Perspektiften Geri Bildirim

Epistemoloji, bilginin doğasını, sınırlarını ve doğruluğunu araştırırken, geri bildirim de bilginin şekillendiği önemli bir araçtır. Geri bildirim, bilginin doğruluğu ve güvenilirliği hakkında bize bilgi verir. Bir kişinin düşünceleri ya da eylemleri üzerine geri bildirim almak, onun dünyayı nasıl algıladığını ve bu algıyı ne kadar doğru değerlendirdiğini görmemizi sağlar.

Epistemolojik açıdan, geri bildirim, bilgi edinme sürecinde gerçek ve yanılgı arasındaki farkı netleştirir. Michel Foucault’nun bilgi ve iktidar üzerine düşüncelerine atıfta bulunarak, geri bildirim, gücün ve otoritenin şekillendiği bir alandır. Geri bildirim veren kişi, bir bakıma gerçeği sunar ve bu süreç, doğru bilgiye ulaşma arayışını yansıtır. Foucault’ya göre, bilginin “doğru” kabul edilmesi, sadece toplumda belirli bir otoritenin onayına bağlıdır. Bu durumda, geri bildirim, bilginin toplumsal yapıları güçlendiren bir araç haline gelir.

Bir diğer epistemolojik bakış ise Thomas Kuhn’un bilimsel devrimler teorisiyle bağlantılıdır. Kuhn, bilimsel bilgiye dair dönüşümün, doğru geri bildirim süreçleriyle şekillendiğini savunur. Bilim insanları, birbirlerine geri bildirim vererek, doğru bilgiye ulaşmak için sürekli olarak teorilerini test ederler. Bu doğrultuda, geri bildirim sadece bir kişisel gelişim değil, toplumsal bilgi üretim sürecinin bir parçasıdır.

Ontolojik Perspektiften Geri Bildirim

Ontoloji, varlıkların doğasını, onların varlıklarını ve var olma biçimlerini sorgular. Geri bildirim, ontolojik açıdan, bir insanın kim olduğuna ve ne olacağına dair bir belirleyicidir. İnsanlar, başkalarından aldıkları geri bildirimler sayesinde kendi varlıklarını yeniden tanımlarlar. Geri bildirim, bireylerin kendilerini algılama biçimlerini şekillendirir ve bu süreçte varlıklarını nasıl tanımladıklarına dair önemli ipuçları verir.

Heidegger’in varlık anlayışına göre, insan “olma” hâlinde bir varlıktır ve geri bildirim, onun sürekli bir biçimde “kendini yeniden var etme” sürecine katkı sağlar. Bir insanın kendini nasıl algıladığı, başkalarından aldığı geri bildirimle şekillenir. Her birey, etrafındaki dünyadan aldığı tepki ve geri bildirimlerle kendi “varlık” anlayışını oluşturur. Örneğin, bir sanatçının izleyicilerinden aldığı geri bildirimler, onun sanatını nasıl geliştireceğini ve ne tür bir sanatçı olacağını belirler.

Geri bildirim, bireyin varoluşunu sürekli olarak dönüştürür. Varlık, yalnızca içsel düşüncelerin bir yansıması değil, aynı zamanda dış dünyadan alınan geri bildirimlerle şekillenen bir süreçtir. Bu bakış açısıyla, geri bildirimde bulunmak, bir tür varlık yaratma eylemi olarak görülebilir.

Sonuç ve Düşünsel Sorular

Geri bildirim, yalnızca pratik bir araç olmanın ötesinde, insanların etik, epistemolojik ve ontolojik düzeylerde sürekli olarak şekillenen varlıklarıdır. Her geri bildirim, hem bireyin hem de toplumun daha derin bir anlayışa ulaşması için bir fırsattır. Ancak, geri bildirimde bulunmanın sorumlulukları ve etkileri üzerinde düşündüğümüzde, şu soruları aklımızda tutmamız gerekir:

– Geri bildirim verirken, ne kadar etik ve doğru bir niyetle hareket ediyoruz?

– Geri bildirimde bulunmak, gerçekten doğru bilgiye ulaşmamıza yardımcı oluyor mu?

– Geri bildirim, bireylerin varlıklarını şekillendirirken, toplumsal normları nasıl etkiliyor?

Bu soruları düşünerek, geri bildirimde bulunma sürecini yalnızca bir değerlendirme değil, aynı zamanda bir dönüşüm fırsatı olarak değerlendirebiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
cialisinstagram takipçi satın alilbet girişprop money